Latest Blog Post

uyan da kurtaralım insanlığı kendimiz için

---

acılı biber turşusu yedikten sonra içilen ayranın iç ferahlatıcılığı karşısında acılı ayranın hangi amaca hizmet ettiğini, denize düşenin de artık yılana sarılamayacağı kadar kötü bir döneme geldiğimizi düşünürken uyandım. düşünürken uyandım, evet. zira beynimin benden önce güne başlayıp bir şeyleri dert edinebiliyor olması benim kontrolümde değil. kontrolümde olsaydı düşünmeye daha erken başlatırdım ki gün içinde beni fazla meşgul etmesin.

madem düşünüyorum ve madem blog yazacak kadar bu konuyu önemseyecektim; öyleyse ben uyanana kadar beynimde metni hazırlasaydı da uyandığımda direkt kopyala yapıştır yapsaydım. konudan bağımsızlığını ilan ederek söylemeliyim ki, eğer böyle bir sistem olsaydı; yani bir şeyler, düşünür düşünmez bir yere en ince ayrıntısına kadar not edilebiliyor veya ctrl+c ctrl+v yapılabiliyor olsaydı insanlık şu hâlinden daha da kötüye giderdi çünkü bilirsiniz, insanlar güçlerini kötüye kullanmaya bayılır.

anlayacağın, bazen kontrolsüzce düşünmek de bi' işe yaramıyor. bazen yarıyor.

konuya tekrar dönecek olursak, acılı ayran tam anlamıyla toksik bir ilişkinin gıdaya yansıtılmış hâlidir. derdin de dermanın da ondadır, eğer o olmasa derdin olmayacağı için dermana da ihtiyaç duymayacaksındır.

şimdi güzel karıma sımsıkı sarılıp uyanmasını bekleyene kadar onu öpecek ve uyandığında ise bu konuyu onunla konuşmak isteyeceğim.

Show spoiler

ek olarak,
qr kod devrine girmiş dünyaya ve onun içinde tekstil işiyle uğraşan büyük markalara sesleniyorum:
neden hâlâ daha kıyafetlerin içine geçmişi unutmamıza izin vermeyecek, manas'ı yâd ettirecek uzunlukta yıkama prosedürünü ve kumaşın türünü yazıyorsunuz? beni gıdıklamak, vazgeçemeyeceğiniz zevkleriniz arasında mı?

siz de bugünkü genel boykotunuzu unutmayın.
kendinize iyi bakın.

---